AKARSU TURİZMİ - Sizin Portal

AKARSU TURİZMİ

Wednesday, May 14, 2008

Köprüçay
Toros Dağları’ndan doğarak doğa harikası kanyonlardan geçen Köprüçay Serik’in güneyinden Akdeniz’e dökülür. İki tarafı dik, çıkılması hemen hemen imkânsız olan kanyonlardaki yeraltı suları ile beslenen Köprüçay, Türkiye’nin en güzel tabii rekreasyon alanlarından birisini teşkil eder. Bunun yanı sıra, nehrin batısındaki dağlık arazide bulunan tarihi Selge (Zerk) şehri, nehir kenarındaki kaleler, su kemerleri, Roma devrine ait köprüler ve tarihi yollar gibi pek çok arkeolojik kaynaklar, Köprülü Kanyonun önemini artırmaktadır.
Köprüçay’a ulaşmak için Antalya’dan Serik’e ve daha sonra Taşağıl ve Beşkonak’a varılır. Manavgat istikametinden ise Taşağıl üzerinden Beşkonak’a ulaşılır. Beşkonak köyüne kadar yol asfalttır ve zaman zaman Köprüçay Çayı’nı takip etmektedir.
Oluk Köprü’nün yaklaşık 100 m. alt tarafında, suyun durgun olduğu ve nehrin cep yaptığı alandan başlayarak, özellikle amatörlerin kürek çekme tekniğine uyum sağlamaları için akıntıya karşı yol alınarak Oluk Köprü’ye varılır. Amatörler genellikle Oluk Köprü’den, profesyoneller ise dilerlerse, başlangıç noktası yakınındaki çağla¬yandan veya Oluk Köprü’den kanyona girip daha ileriden dönerek, parkura başlayabilirler. Başlangıç noktasının hemen altında yer alan çağlayandan sonra devam eden parkur 2-3 zorluk derecesindedir. Parkur boyunca sık sık karşılaşılan çağlayanlar, oluşturduğu güzel peyzajın dışında parkura heyecan katmaktadır.
Yaklaşık 10 km. süren yolculuk sonrası Beşkonak’ın ilerisindeki beton köprüye ulaşılır. Amatör sporcular için parkurun beton köprüden hemen önce sonuçlandırılması önerilir. Ancak profesyonel sporcular beton köprüden sonraki ilk kanyona girebilirler. İkinci kanyona kesinlikle girilmemelidir. Bu kanyonda akarsu, bazı kısımlarda kayaların altında kaybolmakta ve biraz ileride tekrar çıkmaktadır. Yaklaşık 3 km. süren birinci kanyonun bitiminde, sol taraftan yürüyerek asfalt yola ulaşılabilir.

Manavgat Çayı

Batı Toroslar’ın doğu yamaçlarından doğan 90 km. uzunluğundaki Manavgat çayı, ovaya girmeden önce sert konglomera tabakalarının üzerinden geçip Manavgat şelalesini oluşturarak Akdeniz’e dökülür. Bahar aylarında suyu berraklaşan ve geçtiği .kanyonlardaki yeraltı sularıyla beslenen Manavgat çayının hızı Oymapınar Barajı ile kesilmektedir. Manavgat Çayı’nın rafting başlangıç noktasına ulaşmak için Manavgat - Alanya karayolundan önce 10 km. doğuya, daha sonra kuzeye Akseki istikametine dönülür. Akseki’ye 4 km. kala İbradı yönüne dönüldükten sonra 11.. km’de Şahap Köprüsü’ne ulaşılır. Burası rafting için başlangıç noktasıdır.
Manavgat Çayı’nda başlangıç yeri için suyun debisi önemlidir. Suyun debisinin uygun olduğu aylarda İbradı yakınlarındaki Şahap köprüsü civarından rafting çıkışı yapılabilir. Zorluk derecesi yüksek olan Manavgat Çayı amatör gruplar için tehlikeli olabilir. Manavgat Çayında rafting, profesyonel sporcularla birlikte ve yöreden bir kılavuz alınarak yapılmalıdır. Raftinge, Şahap Köprüsü ile Sevinç köyü arasındaki 19 km. boyunca yer yer iki tarafı dik ve aşılması güç kanyonlar içinde devam edilir.
Şahap Köprüsü ile Altınbeşik Mağarası arasındaki ilk kanyonda, kanyonun başlangıcından 500 m. ileride “Yedipınar” olarak adlandırılan yeraltı suları, çayın akış hızını arttırmakta ve parkura heyecan katmaktadır. İkinci kanyona girmek istemeyen sporcular, Altınbeşik Mağarası civarında kıyıya çıkabilirler. Buradan patika yolları takip ederek batıda Orunlu, doğuda Menteşbey köylerine ulaşmak mümkündür.
Altınbeşik Mağarası’ndan ikinci kanyona ulaşılır. Geçit vermeyen dik yarlardan oluşan bu kanyon, Sinanhoca köyüne kadar devam etmektedir. Kanyon bitiminde çay yatağı genişlemektedir. İsteyen sporcular bu köy civarında mola verebilir veya parkuru sona erdirebilirler. Sinanhoca köyüne gelmeden önce ikinci kanyonun bitimine doğru yer alan çağlayanlardan birisi, oldukça tehlikelidir. Su büyük bir kayanın altından, sağından ve solundan geçerek yoluna devam etmektedir. Tehlikeli olan bu bölgede kesinlikle kıyıdan geçilmelidir.
Sinanhoca köyünden sonra üçüncü kanyona ulaşılır. Birkaç çağlayan geçtikten
sonra Sevinç köyü civarında kanyondan çıkılır ve Manavgat çayı üzerindeki parkur
tamamlanmış olur.

Üç kanyonun yer aldığı bu parkurda 3-4-5 zorluk derecesindeki çağlayanlar ve bazen de şelalelerden geçilmektedir. Çağlayanların uğultusu duyulduğunda kesinlikle kıyıya yanaşarak uygun geçiş noktasını belirlemek gerekir. Geçilmeyecek durumlarda kano karadan taşınarak veya sporcu kıyıya çıktıktan sonra nehirdeki kanoya bağlanan bir ip yardımıyla kano yönlendirilip tehlikeli kısım aşıldıktan sonra parkura devam edilir.
Bu geçişler arasında Manavgat Çayı’nın akış hızı yavaşladığından, sporcular çevreyi izleyebilirler. Kanyonlar içinde yol alırken, öğle saatlerinde bile, zaman zaman güneş görülmeyebilir. Dinlenmek için uygun noktalarda verilen molalarda, çevredeki el değmemiş doğanın güzelliği ve kanyonlardaki kaynak sularının köpürerek çaya karışması izlenebilir.
Dim Çayı
Bölgede rafting sporuna en elverişli nehirlerden birisi de Alanya’nın 6 km. doğusunda bulunan Dim Çayı’dır. Dim Çayı Toros Dağları’nın eteklerinden çıkarak 60 km. uzaklıktaki Akdeniz’e dökülmektedir. Rafting Değirmenönü mevkiinden yaklaşık 2,5 km. ilerideki Akköprü’den başlar 5,5 km. aşağıda tamamlanır. Çayın zorluk derecesi 1-2 derece arasındadır. Bu nehir üzerinde bulunan seyahat acentalarından hizmet satın alarak bu sporu yapmak mümkündür.
Alara Çayı
Antalya’ya bağlı Köprülü beldesindeki dağların eteklerinden doğan Alara Çayı Manavgat’ın Boztepe köyü yakınlarında denize dökülmektedir. Çayın uzunluğu 70 km’dir. Bahar ayları rafting için en uygun dönemdir. Tur, Güzelbağ’ın doğusunda başlamakta ve yaklaşık 20 km’lik bir yol alındıktan sonra tarihi İpek Yolu’nun önemli mekânlarından olan Alara beldesi ve Alarahan bölgesinde bitmektedir. Parkurun zorluk seviyesi 2. ve 3. derece akarsu sınıfına girmektedir.
SPORTİF OLTA BALIKÇILIĞI
Antalya bölgesi, bir alabalık cennetidir. Özellikle Finike’deki Akçay ve Karaçay ile Köprüçayı ve Manavgat Irmağı bu açıdan çok zengindir. Kargı, Alara ve Dim çaylarında bol miktarda alabalık üremektedir. İlde yer alan akarsu ve göletlerde tatlı su balıklarından kefal, levrek, sazan ve yılan balıklarını görmek mümkündür.
RÜZGÂR SÖRFÜ

Antalya ilinde kıyı kesimi boyunca rüzgâr sörfü yapmaya uygun alanlar bulunmaktadır.
SUALTI DALIŞ TURİZMİ
Kaş
Son yıllarda Kaş, dünyanın önemli turizm amaçlı sualtı dalış merkezlerinden biri olmuştur. Yat limanında bulunan dalış kulüpleri, her yıl buraya gelen pek çok yerli ve yabancı turiste Akdeniz’in bu en eski batıklarını göstermektedir.
Kemer
Ülkemizin en çok dalış okullarının bulunduğu bu dünyaca ünlü turistik beldemiz, bünyesinde çeşitli dalış alternatifleri bulunmaktadır. Hemen Antalya liman girişinde bulunan Fransız askeri nakliye gemisi 20-32 m. derinliklerde yatmakta olup genelde bulanık olan su batık meraklıları için çok ilginçtir.
Kemer marinası açıklarında 33 m. kumluk dipte yatan Paris batığı, her dalıcının ziyaret etmesi gereken bir batıktır. Tekirova açıklarındaki İç Adalar çeşitli dalış türlerinin gerçekleştirilebildiği bir bölgedir. Bölgede zengin bir dalış noktası olan kanyonda iri vatozlar ve her çeşit balık görülebilir. İç adalar, mağara dalışı için de idealdir. Ağustos ve eylül aylarında, orkinos sürüleriyle karşılaşıldığı gibi fok balığına da rastlanabilir. Kıyı sularında yunuslarla her an karşılaşmak mümkün olabilir.

Kalkan
Tecrübeli dalıcılara yönelik olan Kalkan suları, ciddi dalışlar yapıp form tutmak isteyenler için idealdir. Akıntı, sert rüzgâr, duvar dalışı, batıklar bölgenin dalış zenginlikleridir. 30’lu m’lerde yüzlerce ıskarmoz ve ortozların akıntıda durabilme becerileri seyredilmeye değerdir. Kaplumbağa, orkinos, vatoz, köpekbalığı görülebilecek deniz canlıları arasındadır. Patara kanyonu, mercan ve sünger çeşitleriyle süslüdür. 11 m’den 132 m’ye inen fener duvarı, oldukça canlı ve renklidir. Öksüz Ada ise köpekbalığı ailesinden keler balıklarını barındırır.
B-24 Amerikan Savaş Uçağı Batığı
Manavgat ilçesi yakınlarında, 200 m. açıkta yatan batık, 1944 yılında Romanya üzerindeki bombalama görevini yerine getirdikten sonra Kıbrıs’taki üssüne dönmek üzere hareket eden “Hadley’s Harem” isimli B-24 tipi Amerikan savaş uçağına aittir. 1995 yılında yapılan çıkartma çalışmalarında uçağın kokpiti su yüzüne çıkarılmıştır. Uçağa dalış özel izin gerektirmektedir.
Uluburun Antik Batığı

Kaş’ın 8.5 km. güneydoğusunda uzanmakta olan Uluburun’un doğu kıyısından 60 m. açıkta yatan batık, M.Ö. 14. yüzyıla ait bir yük gemisi kalıntılarıdır. 1984 yılında başlanan dalışlar sonucu geminin 61 m. derinliğe kadar yuvalanmış, eşsiz yükü gün yüzüne çıkarılmıştır. Çıkarılan eserler günümüzde Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.
Gelidonya Antik Batığı
Antalya körfezinin batı ucunda bulunan Gelidonya batığı, bugünkü adıyla Taşlık Burnu’nun yakınında seyrederken kayalara çarparak batan bir yük gemisine aittir. 26-28 m. derinlikte bulunan batığa 1960 yılında yapılan araştırma dalışlarında, geminin M.Ö. 13. yüzyıl sonlarına ait olduğu saptanmıştır. Bu batığın diğer bir özelliği, kara kazısı standartlarına uygun olarak yapılan ve kazısı tamamlanan ilk sualtı kazısı unvanına sahip olmasıdır. 1994 araştırması sırasında Gelidonya batığında bulunan taş çapalardan, geminin Ortadoğu kökenli olduğu tahmin edilmektedir. Batıktan çıkarılanlar, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.
Fransız (Sosyete)

Antalya yat limanının l km. açığında, şamandıranın altında yatan batık, 1942 yılında savaş sırasında batırılan “San Didier” adlı Fransız savaş gemisine aittir. 1946 ve 1974 yıllarında yapılan çalışmalarda geminin içindeki yükün büyük bir bölümü çıkarılmıştır. Hastane destek gemisi görünümünde olan bu geminin içinde cephane ve çöl şartlarına uygun arabalar bulunmaktadır. Kamufle edilebilmesi için personelin üniforma giyinmemesi ve balıkçıların yardımları sırasında gemideki insanların şahsi malzemelerini de yanlarında taşımaya gayret etmeleri halk arasında geminin adının sosyete batığı olarak kalmasına neden olmuştur. Bugün üzerinde pek bir şeyin kalmadığı batık yine de dalgıçlarının ilgisini çekmeye devam etmektedir. Dalış yapabilmek için Antalya Valiliği ve Deniz Polisi Şube Müdürlüğünden izin almak gerekmektedir. Dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta ise yat limanı ağzına yakınlığı dolayısıyla tekne trafiğinin fazla olmasıdır.
Falezler

Antalya’nın iki büyük plajı olan Lara ve Konyaaltı arasında kalan bölgede karadan dalış için elverişli noktalara sahiptir. Falez oluşumları 14 m’den 25 m. derinliğe kadar inerler. İlk 20 m. ilgi çekicidir. Giriş kolaylığı açısından tercih edilen yerlerden biri de Konyaaltı Plajı’na inen varyantın altıdır. Bu bölgede kayalık kesim 25 m’ye kadar iner ve suyun altında falezleri ve üzerindeki canlı yaşamını görmeye imkân sağlar.
Sıçan Adası

Antalya limanına birkaç km. uzaklıkta olan bu küçük ada dalıcıların ilgisini çeken diğer bir bölgedir. Sahile bakan batı yakası sığ bir derinliğe sahip olup (maksimum 8 m.) dip yapısı genelde kumdur. En ilgi çekici bölümü kuzey doğu yakasıdır ve kayalık dip yapısı 22 m’ye kadar inmektedir. Aynı zamanda doğusunda ufak bir mağaranın olması dalıcılar için hoş bir sürprizdir. Batıdan esen poyraz dalga yaratmamasına rağmen rüzgâr şiddetine bağlı olarak kuvvetli yüzey akıntılarına neden olur. Günlük tekne gezintisine çıkanların da ilgi odağı olduğundan yoğun bir tekne trafiğine sahiptir.
Kaş Uçak Batığı
İkinci Dünya Savaşı sırasında henüz belirlenemeyen bir nedenden dolayı Meis Adası yakınlarında batan üç pervaneli İtalyan savaş uçağı 57 m’de görülmeye başlamakta ve kuyrukla diğer metal parçaları meyil nedeniyle 70 m. derinliğe kadar uzanmaktadır. Enkazın etrafında patlamış ve hâlâ aktif olduğu tahmin edilen cephaneler bulunmaktadır.
Üç Adalar
Tekirova’nın açıklarında bulunan küçük adalardan oluşmuş bir dalış bölgesidir. Etrafında birçok dalış bölgesinin bulunması, çok çeşitli derinliklere sahip olması, dip yapısının Antalya’ya oranla zengin olması, görüş netliği ve birçok dalış merkezine yakınlığı nedeniyle en popüler dalış bölgelerinin içinde yer alır. Kemer yat limanına aşağı yukarı 45 dakika mesafededir.
Gök Mağarası
Finike’de bulunan Gök Mağarası, Asya’nın dalışı yapılmış en derin mağaralarından biridir. Mağaradan çıkan tatlı su 15 m. derinlikten sonra deniz suyuyla karışır. Geniş bir koridorla dibe doğru inen mağarada sarkıtların bulunması daha önceden kuru olduğunun işaretlerindendir.
Paris Batığı

Kemer Yat Limanı’ndan 1,5 km. kadar açıkta kum bir zemin üzerinde, 25 m. derinlikte yatan Paris, I. Dünya Savaşı sırasında batan bir Fransız savaş gemisi. 1896 yılında yapıldığı tahmin edilen gemi 3 güverte ve iki ambara sahiptir. Ambarlardaki birbirine kaynamış cephaneler, orta bölümdeki çini kaplı kısım ilginç noktaları oluşturmaktadır. Son yıllarda dalıcıların bir hayli ilgisini çeken bu batığın birçok ziyaretçisi bulunmaktadır.
Suluin Mağarası
Kırkgöz mevkiindeki Suluin Mağarası, içindeki sarkıt ve dikitlerden dolayı daha önceden kuru olduğu tahmin edilen sualtı mağaralarından birisidir. 1995 yılında yapılan bir araştırmada mağara derinliğinin 83 m’ye ulaştığı ve kanallardan daha ilerlendiğinde yaklaşık 45 m. derinlikte büyük bir salonun içine girildiği saptanmıştır. Bu salonun duvarları sarkıtlar, traverten havuzlar ve diğer oluşumlarla kaplıdır. Salona giren ve çıkan çok sayıdaki yan kollar olduğu yapılan araştırma dalışlarında görülmüştür.

0 comments: